MeLeKLeR GeLiYoR

KUR-AN'DA HZ ALi EBi TALiB

NOT:Resmi dahada netleştirmek için resme tıklayın
























Velâyet Ayeti-(Maide : 55-56)

Sizin veliniz, ancak Allah, O'nun Resulü ve zikir ederken rüku halinde zekat veren müminlerdir. Kim Allah’ı, O'nun Resulü'nü ve sözü edilen müminleri veli edinirse, hiç şüphesiz, galip gelecek olanlar, Allah’ın taraftarlarıdır.

Tebliğ Ayeti-(Maide : 67)

Ey Peygamber, Rabbinden sana indirilen emri insanlara ilet. Eğer yapmazsan, O'nun elçiliğini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur
Tebliğ Ayeti" diye bilinen bu ayet, Hz. Peygamber, Veda Haccı'ndan Medine’ye döndüğü zaman, Gadirhum'da nazil oldu. Hz. Muhammed, Cuhfe'ye vardıklarında “Gadirhum” denilen yerde şöyle buyurur

Benim Allah tarafından davet edilip de icabet etme zamanın yaklaşmıştır. Şüphesiz ki, ben de sorumluyum, siz de sorumlusunuzdur. Öyleyse şimdi siz ne diyorsunuz?
Ashab şöyle dediler: Biz şahadet ediyoruz
Sonra Hz. Muhammed şöyle buyurdular:

Siz, Allah’tan başka bir ilah olmadığına, Muhammed'in O'nun kulu ve elçisi olduğuna, cennet ve cehennemin hak olduğuna şahadet ediyor musunuz
Ashab yeniden.Şahadet ediyoruz." dediler.

Hz. Muhammed: “Allah'ım sen şahit ol.Diyerek şöyle Buyurdu.

Ey insanlar Ben sizden önce Kevser Havuzu başında hazır olacağım ve siz havuz başında benim yanıma geleceksiniz. O havuzun genişliğiBusra ile San’a arası kadardır. O havuzda, gökteki yıldızlar kadar gümüş kadehler vardır.

Orada, ben iki değerli ve kıymetli emanetim hakkında sizi sorguya çekeceğim. O halde onlara karşı benden sonra nasıl davranacağınıza dikkat edin.



Ashabdan biri Ya Resulullah O iki değerli emanetin nedir?diye sordu.
Hz. Muhammed şöyle buyurdular: ’Kuran ve Ehl-i Beytime ipine sım sıkı sarılın. Kevser Havuzunda her iki emanet bir birinden ayrılmadan bana ulaşacaktır. Ehl-i Beyt’im, Nuh’un gemisi gibidir.

Gemiye binenler kurtuldular binmeyenler helak oldular

Hz. Muhammed sonra Hz. Ali’nin elinden tutup
yukarıya kaldırıp şöyle buyurdular:Ey insanlar Allah benim mevlâmdır, ben de sizin mevlânızım ve ben kimin mevlâsı isem, Ali de onun mevlâsıdır. Allah’ım, onu seveni sev, ona düşman olana düşman ol, ona yardım edene yardım et, onu yalnız bırakanı yalnız bırak, onu seveni sev

Allah'ım, şahit ol


Tam o sırada ayet nazil oldu:(Maide : 3):Bugün dininizi size kâmil ettim, size verdiğim nimetimi tamamladım ve İslâm’ı size din olarak beğendim
(Rad : 7):Ey Peygamber Sen ancak bir uyarıcısın ve her topluluk için bir hidayet önderi vardı

Taberi Fahr-i Razi ve Suyuti den rivayet:Hz. Muhammed elini göğsüne koyup şöyle buyurdu: “Benim vazifem uyarıp korkutmaktır, ve her kavmin bir hidayet önderi vardır.” Sora Hz. Ali’yi işaret ederek şöyle buyurdu:


Hidayet önderi sensin YA Ali



(Araf:172)Kıyamet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye Rabbin Adem oğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şahit tuttu ve dedi ki: Ben sizin Rabbiniz değil miyim?
onlar:evet buna şahit olduk(KALÜ BELA)dediler.Hz. Muhammed bu ayet için şöyle buyururlar.Allah da onlara şöyle buyurdu: Ben Rabbinizim, Muhammed Peygamberiniz,


Ali de Emirinizdir


(KALÜ BELA):RUHLAR ALEMİNDE ALLAHIN TEK OLDUĞUNU İTİRAF ETMEMİZ




Gerçekte “Allah’ın Velileri” yoktur

“Allah’ın Velisi oldukları” vardır!


// 21 Kasım 2008



Bazı isimler vardır ki sadece ismi Allah olan varlığa aittir. El-Veli, El-Raşid gibi..



“Allah’tan başka Veli yoktur” diye ince bir ayırım yapar Kur’an; ama yüz binlerce Velimiz ve bu velilerin kendilerinin (!) ortaya koyduğu kerametlerini anlatır dururuz : )..



Gerçekte “Allah’ın Velileri” yoktur; “Allah’ın Velisi oldukları” vardır!



“Sizi irşat etmeye gücüm yoktur” der Rasul; ama biz, bizi değiştirebilecek güçleri olduğuna inandığımız Mürşitlere irâdemizi teslim ederiz (mürit oluruz) !..



Halbuki, Allah’tan ayrı olmadığımızdan, öz yapımız gereği varlığımızda kuvve olarak “El-Veli, El-Reşid” mânâları saklıdır.



Bu mânâların bizde açığa çıkabilmesi elbette dünya=zihin aynamızdandan bizlere yansıyan “Hakikatın Bilgisi” ile olacaktır.



Aynadaki görüntüde canlı/cansız kitaplar vardır. İçimizdeki Mürşidin/Velinin açığa çıkmasına vesile olanlar… “Vesile (eş, dost, akraba, bilim, din, internet, şeyh, hoca, kasap, bakkal vs.)” bizdekinin açığa çıkabilmesi için hayâli bir yansımadır sadece! (Örneğin, bir öğretmen öğrencisine gerçekte yeni bir şey öğretmemektedir. Öğrencinin zihinsel dünyasında görünen Öğretmen görüntüsü ile kendinde ezelde kodlanmış programı/tohumu açığa çıkmaktadır.)



Sorun “vesile” olanı “ben” dediğim varlıktan veya “BEN” olan Mutlak Varlıktan ayrı görmekten kaynaklanıyor.



Halkımızın büyük çoğunluğu da Veli veya Mürşit olarak adlandırılan kişileri Allah’tan ayrı görme (Onların ayrı birimler olarak kendilerine yardım edeceklerini düşünmeleri) yanlışına düştükleri için de âyet gereği onları “Rab edinmiş olur”lar veya dini anlayışlarına ruhbanlığı sokmuş oluyorlar!



Aynı hata yüzyıllardır olduğu gibi Hristiyanlıkta ve Müslümanlıkta da -insanın doğası gereği- devam etmekte.



“Allah yarattığı her “mahluk”un içine kendi “mürşid”ini de koymuştur..

Sizler sakın kimseye “mürşid” olmaya kalkmayın..

Yapabiliyorsanız her insanın içinde “mevcut” mürşidine ulaştıracak “bilgi” yi ona sadece “teklif” edin…



0 yorum:

DÖNDÜM KIBLEYE...BAKTIM KABE'YE